9 Nisan 2013 Salı


Sarıyıldız'dan katledilen 46 köylü için araştırma önergesi
ANKARA-Tutuklu BDP Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Şırnak’a bağlı Kuşkonar, Koçağıllı ve Çağlayan köylerinde TSK’ye ait uçakların bombardımanı ile katledilen 46 kişinin faillerinin ortaya çıkarılması için Meclis’i göreve çağırdı. Sarıyıldız, '90’lı yıllardaki karanlık olayların aydınlatılması için özel yetkilere sahip parlamento içi ya da parlamento dışı bir komisyonun kurulması gerektiğine dikkat çekti.
Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan aracılığıyla verdiği araştırma önergesinde Şırnak’a bağlı Kuşkonar, Koçağıllı ve Çağlayan köylerinde TSK’ye ait uçakların bombardımanı ile katledilen 46 kişinin faillerinin ortaya çıkarılması ve '90’lı yıllarda “Terörle mücadele” adı altında yapılan insanlık dışı uygulamaların ve sorumluların yargılanmasını istedi.
'KÜRTLER HEP YAS TUTMAK ZORUNDA KALDI'
Sarıyıldız, şunları kaydetti: "Kürtlerin demokratik hak ve taleplerinin inkârı, 12 Eylül 1980 darbesinin ortaya çıkardığı baskı ve sindirme politikaları neticesinde giderek büyüyen Silahlı Kürt hareketi (PKK) 1990’lı yılların başı ile beraber kitlesel bir desteği de arkasına aldığını dile getirerek, “ Devlet, bu desteğin önünü kesmek için Kürt illerinde 1990’lı yıllardan itibaren sivil halka karşı sistematik bir yıldırma ve bastırma politikası geliştirdi. Yürütülen savaş konsepti sonucunda binlerce kişi hayatını kaybederken milyonlarca insan da yerinden yurdundan edildi. Şırnak merkez ve ilçelerinde de yoğun çatışmaların yaşandığı '90’lı yıllarda yüzlerce insan ya öldürüldü, ya kaybedildi ya da failli meçhul cinayete kurban gitti. En korkunç olanı ise toplu ölümler, toplu kaybedilmeler ve toplu infazlardı. Aynı aileden çok sayıda kişi bir anda atılan bir bomba, ya da tesadüfen binilen bir arabadan çıkarılarak kaybedildi. Öyle ki baba-oğlu, ağabey-kardeş, amca çocukları-hala çocuklarının ortak kaderleri olan ölümlerden dolayı birçok aile sadece bir kişinin değil, yakınlarından birkaç kişinin yassını tutmak zorunda kaldı” diye belirtti."
'DÜN KAYIŞLAR GEVŞEDİ, BUGÜN DE YANLIŞ İSTİHBARAT!'
28 Mart 2011 tarihinde Şırnak’ın Uludere İlçesi’ne bağlı Roboskî (Ortasu) köyünde TSK'ye ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 34 yurttaşın katledilmesinin Şırnak halkının yaşadığı katliam halkalarının sadece sonuncusu olduğunu vurgulayan Sarıyıldız, "gökten ateş ve ölümün yağdığı yıllar" olarak tarif edilen 1990’lı yıllarda Şırnak’a bağlı üç köye yönelik yapılan uçak bombardımanı sonucu 45 köylü katledildiğini hatırlattı. Katledilen 45 köylünün Roboski Katliamı’ndakinden farklı olarak sınırda değil evlerine düşen tonlarca kilo ağırlıktaki kazanlar ile yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Sarıyıldız, önergesinde, yaşananları şöyle özetledi:
"1993 yılında Çağlayan Köyü TSK’ye ait uçaklar tarafından bombalandı. Bombardıman sonucu Germe ailesinin evi uçaklardan atılan kazan mermilerinin hedefi oldu. 8 kazan mermisinin isabet ettiği evde Ahmet Germe, hamile olan Leyla Germe, Selamet Germe ve 1 yaşındaki kızı Dilxaz katledildi. Şırnak’ın Koçağıllı Köyü’nde de 26 Mart 1994 tarihinde askeri uçakların gerçekleştirdiği bombardımanda beşikteki bebekler, çocuklar ve hamile kadınların aralarında bulunduğu 15 kişi yaşamını yitirdi. Aynı gün (26 Mart 1994) sabah saatlerinde bir köy daha bombalanmıştı o da Şırnak merkeze bağlı Kuşkonar Köyü idi. Olayların ardından resmi yetkililer bombardımanı PKK'nin yaptığını öne sürerken, köylüler ise askeri uçak ve helikopterlerin köyleri bombaladığını belirtti. Köylülerin anlatımına göre 4 jet Siirt tarafından gelerek köyün üzerinden geçti. Jetler köyün üzerinden geçtikten sonra geri döndüler, geri döndüklerinde köyü bombalamaya başladı. Bombardıman sonucu 26 yurttaş katledildi. Hava saldırısına günlerce sessiz kalan dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş’in, katliamın uluslararası basında da yer almasından sonra yaptığı açıklamada saldırıyı doğrulamış ancak bombalamanın bilinçli şekilde yapılmadığını belirterek, savaş uçaklarına takılan bombaların kayışlarının 'gevşemesi' sonucu bombaların köyün üzerine düştüğünü açıklamıştı. Doğan Güreş, aynı saatlerde uçaklarının bomba kayışlarının iki köy üzerinde ayrı ayrı nasıl gevşediği konusunda ise açıklama yapmamıştı. Sivil Kürtlerin katledilmesi 19 yıl önce 'bomba kayışları gevşedi, bomba düştü' diye açıklanırken, bugün de Genelkurmay Başkanlığı Roboski’de kaçak mazot getirmeye giden grubun PKK’li olduğu şüphesiyle bombalandığını açıklıyor. Diyarbakır) ve Şırnak’ta açılan davalardan sonuç alınamaması üzerine dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gönderildi”.
'TOPLUMSAL BARIŞ İÇİN...'
Şırnak’ta aralarında çocuk ve hamile kadınların da olduğu 45 yurttaşın katledilmesinden sorumlu olanların hesap vermesi ve yargılanmasının adaletin tecelli etmesi için önemli olduğunu belirten Sarıyıldız, “ Ancak sadece bu olay ile ilgili faillerin yargılanması toplumsal vicdanı rahatlatmayacaktır. Bu katliamları ve zulüm üzerine inşa edilen sistemin yargılanması toplumsal barışın tesisi için gereklidir. Sonuç itibari ile bu insanlık dışı uygulamaları gerçekleştirenler belli bir siyasi erke dayanarak ve bir emir komuta zinciri içerisinde bu katliamları yerine getirmiştir" dedi.
Dönemin Cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Halis Burhan’ın da içerisinde yer aldığı yönetimin yaptıklarının bütün çıplaklığıyla ortaya çıkarılmasının, Kürt sorununa dair başlatılan diyalog ve müzakere sürecine de katkı sunacağını ifade eden Sarıyıldız, "Hakikatin tahrifini önlemek ve Kürtler de bir yıkıma neden olan 1990’lı yıllardaki karanlık olayların aydınlatılması için özel yetkilere sahip parlamento içi ya da parlamento dışı bir komisyonun kurulması hakikat sürecin işlemesinde etkili olacağı aşikârdır. Kurulacak olan bu komisyon 45 köylünün katledilmesi gibi insanlık dışı uygulamalar olarak nitelendirilen binlerce vakayı ortaya koyabilir ve bu katliamların bir daha yaşanmaması için bir politik iklim yaratabilir. Ayrıca faili meçhul cinayetlerin, toplum katliam ve infazların ve kaçırılmaların 'insanlığa karşı suç' kapsamında değerlendirilmesi zaman aşımı kuralını geçersiz kılacaktır” dedi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder