Sarıyıldız'dan
katledilen 46 köylü için araştırma önergesi
ANKARA-Tutuklu BDP Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Şırnak’a bağlı Kuşkonar,
Koçağıllı ve Çağlayan köylerinde TSK’ye ait uçakların bombardımanı ile
katledilen 46 kişinin faillerinin ortaya çıkarılması için Meclis’i göreve
çağırdı. Sarıyıldız, '90’lı yıllardaki karanlık olayların aydınlatılması için
özel yetkilere sahip parlamento içi ya da parlamento dışı bir komisyonun
kurulması gerektiğine dikkat çekti.
Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan BDP Şırnak Milletvekili
Faysal Sarıyıldız, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan aracılığıyla verdiği
araştırma önergesinde Şırnak’a bağlı Kuşkonar, Koçağıllı ve Çağlayan köylerinde
TSK’ye ait uçakların bombardımanı ile katledilen 46 kişinin faillerinin
ortaya çıkarılması ve '90’lı yıllarda “Terörle mücadele” adı altında yapılan
insanlık dışı uygulamaların ve sorumluların yargılanmasını istedi.
'KÜRTLER HEP YAS TUTMAK ZORUNDA KALDI'
Sarıyıldız, şunları kaydetti: "Kürtlerin demokratik hak ve
taleplerinin inkârı, 12 Eylül 1980 darbesinin ortaya çıkardığı baskı ve
sindirme politikaları neticesinde giderek büyüyen Silahlı Kürt hareketi (PKK)
1990’lı yılların başı ile beraber kitlesel bir desteği de arkasına aldığını
dile getirerek, “ Devlet, bu desteğin önünü kesmek için Kürt illerinde 1990’lı
yıllardan itibaren sivil halka karşı sistematik bir yıldırma ve bastırma
politikası geliştirdi. Yürütülen savaş konsepti sonucunda binlerce kişi
hayatını kaybederken milyonlarca insan da yerinden yurdundan edildi. Şırnak
merkez ve ilçelerinde de yoğun çatışmaların yaşandığı '90’lı yıllarda yüzlerce
insan ya öldürüldü, ya kaybedildi ya da failli meçhul cinayete kurban gitti. En
korkunç olanı ise toplu ölümler, toplu kaybedilmeler ve toplu infazlardı. Aynı
aileden çok sayıda kişi bir anda atılan bir bomba, ya da tesadüfen binilen bir
arabadan çıkarılarak kaybedildi. Öyle ki baba-oğlu, ağabey-kardeş, amca
çocukları-hala çocuklarının ortak kaderleri olan ölümlerden dolayı birçok aile
sadece bir kişinin değil, yakınlarından birkaç kişinin yassını tutmak zorunda
kaldı” diye belirtti."
'DÜN KAYIŞLAR GEVŞEDİ, BUGÜN DE YANLIŞ İSTİHBARAT!'
28 Mart 2011 tarihinde Şırnak’ın Uludere İlçesi’ne bağlı Roboskî (Ortasu)
köyünde TSK'ye ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 34 yurttaşın
katledilmesinin Şırnak halkının yaşadığı katliam halkalarının sadece sonuncusu
olduğunu vurgulayan Sarıyıldız, "gökten ateş ve ölümün yağdığı
yıllar" olarak tarif edilen 1990’lı yıllarda Şırnak’a bağlı üç köye
yönelik yapılan uçak bombardımanı sonucu 45 köylü katledildiğini hatırlattı.
Katledilen 45 köylünün Roboski Katliamı’ndakinden farklı olarak sınırda değil
evlerine düşen tonlarca kilo ağırlıktaki kazanlar ile yaşamını yitirdiğine
dikkat çeken Sarıyıldız, önergesinde, yaşananları şöyle özetledi:
"1993 yılında Çağlayan Köyü TSK’ye ait uçaklar tarafından bombalandı.
Bombardıman sonucu Germe ailesinin evi uçaklardan atılan kazan mermilerinin
hedefi oldu. 8 kazan mermisinin isabet ettiği evde Ahmet Germe, hamile olan
Leyla Germe, Selamet Germe ve 1 yaşındaki kızı Dilxaz katledildi. Şırnak’ın
Koçağıllı Köyü’nde de 26 Mart 1994 tarihinde askeri uçakların gerçekleştirdiği
bombardımanda beşikteki bebekler, çocuklar ve hamile kadınların aralarında
bulunduğu 15 kişi yaşamını yitirdi. Aynı gün (26 Mart 1994) sabah saatlerinde
bir köy daha bombalanmıştı o da Şırnak merkeze bağlı Kuşkonar Köyü idi.
Olayların ardından resmi yetkililer bombardımanı PKK'nin yaptığını öne
sürerken, köylüler ise askeri uçak ve helikopterlerin köyleri bombaladığını
belirtti. Köylülerin anlatımına göre 4 jet Siirt tarafından gelerek köyün
üzerinden geçti. Jetler köyün üzerinden geçtikten sonra geri döndüler, geri
döndüklerinde köyü bombalamaya başladı. Bombardıman sonucu 26 yurttaş
katledildi. Hava saldırısına günlerce sessiz kalan dönemin Genelkurmay Başkanı
Doğan Güreş’in, katliamın uluslararası basında da yer almasından sonra yaptığı
açıklamada saldırıyı doğrulamış ancak bombalamanın bilinçli şekilde
yapılmadığını belirterek, savaş uçaklarına takılan bombaların kayışlarının
'gevşemesi' sonucu bombaların köyün üzerine düştüğünü açıklamıştı. Doğan Güreş,
aynı saatlerde uçaklarının bomba kayışlarının iki köy üzerinde ayrı ayrı nasıl
gevşediği konusunda ise açıklama yapmamıştı. Sivil Kürtlerin katledilmesi 19
yıl önce 'bomba kayışları gevşedi, bomba düştü' diye açıklanırken, bugün de
Genelkurmay Başkanlığı Roboski’de kaçak mazot getirmeye giden grubun PKK’li
olduğu şüphesiyle bombalandığını açıklıyor. Diyarbakır) ve Şırnak’ta açılan
davalardan sonuç alınamaması üzerine dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne
gönderildi”.
'TOPLUMSAL BARIŞ İÇİN...'
Şırnak’ta aralarında çocuk ve hamile kadınların da olduğu 45 yurttaşın
katledilmesinden sorumlu olanların hesap vermesi ve yargılanmasının adaletin
tecelli etmesi için önemli olduğunu belirten Sarıyıldız, “ Ancak sadece bu olay
ile ilgili faillerin yargılanması toplumsal vicdanı rahatlatmayacaktır. Bu
katliamları ve zulüm üzerine inşa edilen sistemin yargılanması toplumsal
barışın tesisi için gereklidir. Sonuç itibari ile bu insanlık dışı uygulamaları
gerçekleştirenler belli bir siyasi erke dayanarak ve bir emir komuta zinciri içerisinde
bu katliamları yerine getirmiştir" dedi.
Dönemin Cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller,
İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ve Hava
Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Halis Burhan’ın da içerisinde yer aldığı
yönetimin yaptıklarının bütün çıplaklığıyla ortaya çıkarılmasının, Kürt
sorununa dair başlatılan diyalog ve müzakere sürecine de katkı sunacağını ifade
eden Sarıyıldız, "Hakikatin tahrifini önlemek ve Kürtler de bir yıkıma
neden olan 1990’lı yıllardaki karanlık olayların aydınlatılması için özel
yetkilere sahip parlamento içi ya da parlamento dışı bir komisyonun kurulması
hakikat sürecin işlemesinde etkili olacağı aşikârdır. Kurulacak olan bu
komisyon 45 köylünün katledilmesi gibi insanlık dışı uygulamalar olarak
nitelendirilen binlerce vakayı ortaya koyabilir ve bu katliamların bir daha
yaşanmaması için bir politik iklim yaratabilir. Ayrıca faili meçhul
cinayetlerin, toplum katliam ve infazların ve kaçırılmaların 'insanlığa karşı
suç' kapsamında değerlendirilmesi zaman aşımı kuralını geçersiz kılacaktır”
dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder