27 Mart 2013 Çarşamba


Sarıyıldız, Şırnak’taki aşı skandalını Sağlık Bakanı’na sordu

ANKARA- Şırnak ve ilçelerinde tarihi geçmiş aşıların yurttaşlara uygulanmasını eleştirerek, konu hakkında Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na yazılı soru önergesi sundu.

Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Şırnak merkez ve ilçelerinde tarihi geçmiş aşıların yurttaşlara dağıtıldığını sayfasına taşıyan Dicle Haber Ajansı’nın haberinin ardından konuyu Meclis gündemine taşıdı. Sarıyıldız, BDP Grup Başkanvkili İdris Baluken aracılığı ile Sağlık Bakanı Mehmet Müeezinoğlu’na verdiği yazılı soru önergesinde sağlık politikalarını eleştirdi.
Şırnak İl Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Şubesi tarafından gönderilen ve bir gün sonra ise son kullanma tarihi biten aşılar, birçok noktada yurttaşlara uygulandığını ifade eden Sarıyıldız, Sağlık Bakanı Müezzinoğlu’na şu soruları sordu  “ Bakanlığınız, son kullanma tarihini doldurmuş aşıları dağıtan Şırnak İl Halk Sağlığı Merkezi Bulaşıcı Hastalıklar Şubesi yetkileri hakkında herhangi bir soruşturma başlatmış mıdır?  4 Mart günü Şırnak merkez ve ilçelerinde dağıtılan karma aşı kaç adettir?  Bunlardan kaçının son kullanma tarihi dolmuştur?  Şırnak İl Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Şubesi tarafından gönderilen ve bir gün sonra ise son kullanma tarihi biten aşılar hangi sağlık merkezlerinde yurttaşlara uygulandı?  Son kullanma tarihi geçen aşıların yurttaşlara uygulanması insan vücudunda hangi sağlık sorunlarına neden olmaktadır? Aynı karma aşının ikinci kez yurttaşlara uygulanması durumu söz konusu mu? İkinci kez uygulanması durumunda ne gibi sağlık sorunları ortaya çıkar?”

26 Mart 2013 Salı


Tutuklu vekil Sarıyıldız'ın da yargılandığı davada karar çıkmadı

 Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız'ın da aralarında bulunduğu ve 12 kişinin yargılandığı davada karar çıkması beklenirken, mahkeme heyeti duruşmayı, 3 Nisan tarihine erteledi.

41'i tutuklu 55 Kürt siyasetçinin yargılandığı ve 3 Ocak'ta karar duruşması görülen Şırnak KCK davasına raporlu oldukları gerekçesiyle BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız'ın da aralarında olduğu 12 kişi katılmamış ve dosyaları ayrılmıştı. 12 kişinin yargılandığı davanın duruşmasına Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmaya; BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız'ın da aralarında bulunduğu 6 kişi ve avukatları katıldı. Duruşmaya Siirt E Tipi Kapalı Cezaevi'nden Bedirhan Osal ve Necmettin Delier ise, telekonferans yöntemiyle katıldı.


‘Sürecin Türkiye’ye ve Ortadoğu’ya barış getirmesini diliyorum’

Duruşmada savunma yapan Sarıyıldız, Türkiye'de yaşanan sürece ilişkin değerlendirmede bulunarak, "Sizin de bildiğiniz gibi Türkiye'de yeni bir süreç başladı. Bu sürecin Türkiye başta olmak üzere Ortadoğu'ya barış getirmesini diliyorum. Mahkemeler karar alırken, bu süreci göz önünde bulundurmalıdır. Daha önceki mahkemelerin duruşu politikti. Olayları politik bir bakış açısıyla yorumluyorlardı. Benimle ilgili olan iddialardan bazılarına cevap vermek istiyorum. Nusaybin Belediyesi Başkanı Ayşe Gökkan ile aramızda geçen telefon konuşmasında sanki Ayşe Gökkan bir örgüt mensubuymuş gibi yorumlanmıştır. Ayrıca bir diğer iddia olan 4 Nisan'da fidan dikme etkinliğinin örgüt faaliyeti olarak gösterilmesi doğru değildir" diye belirtti. 
Duruşmada, telekonferans yöntemiyle alınan ifadeler sırasında teknik sorunlar yaşandı. 

Sarıyıldız'ın savunması ardından avukatlar daha önceki duruşmalarda müvekkilleri için yaptıkları savunmaları yineleyerek, tahliye talebinde bulundu. Verilen aranın ardından mahkeme, dosyaya ilişkin kararı açıklamak için duruşmayı 3 Nisan tarihine erteledi
. 

25 Mart 2013 Pazartesi


SARIYILDIZ, CİZRE VE ŞIRNAK’TAKİ NEWROZ KATLİAMLARINI MECLİS’E TAŞIDI

ANKARA - Tutuklu BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, 21 Mart 1992'de 140'a yakın kişinin ölmesine, yüzlerce kişinin yaralanmasına ve büyük bir göç dalgasına zemin sunan Şırnak ve Cizre'deki Newroz katliamlarının aydınlatılması için Meclis Araştırması açılmasını istedi.

Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, 21 Mart 1992'de 140'a yakın kişinin ölmesine, yüzlerce kişinin yaralanmasına ve büyük bir göç dalgasına zemin sunan Şırnak ve Cizre'deki Newroz katliamlarının aydınlatılması için Meclis Araştırması açılmasını istedi. Sarıyıldız, BDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan aracılığıyla sunduğu araştırma önergesinde, tarihi bin yıllara dayanan Newroz'un, başta Ortadoğu coğrafyası olmak üzere bazı Asya ülkelerinde bulunan farklı etnik gruplar tarafından farklı anlamlar yüklenerek kutlandığını belirtti.

'140'a yakın kişi katledildi'


Ortadoğu'nun kadim halklarından biri olan Kürtlerin de halkların özgürlük istemini simgeleyen Newroz'u baharın müjdeleyicisi, zulüm ve zorbalıklardan kurtuluş, özgürleşme, barış ve adalet gibi anlamlar yükleyerek kutladığını belirten Sarıyıldız, önergede şu değerlendirmede bulundu: "Kürtlerin 1980 öncesi daha çok tarihi ve kültürel bir tema ile kutladığı Newroz kutlamaları, bölgede süren çatışmalı ortama paralel olarak 1990'lı yıllardan sonra politik bir muhteva ile insanları biraraya getirmiştir. Tarihi ve kültürel motiflerin yanı sıra politik içerik ile kutlanmaya başlanan Newroz Bayramı'na devlet güçlerinin müdahalesi oldukça sert olmuştur. Türkiye'de 30 yılı aşkın süredir devam eden çatışmalı ortamın en kanlı ve trajik olaylarından biri 21 Mart 1992 tarihinde Cizre ve Şırnak'ta meydana geldi. Newroz kutlamalarında halk, devletin sert ve acımasız müdahalesine maruz kaldı. 1992 yılında Şırnak ve Cizre'de yapılacak kutlamanın kitlesel olacağını bilen dönemin devlet erkânı, yaygınlaşan ve politikleşen bu güne dair 'üst düzeyde önlem' aldı. 21 Mart akşamı Şırnak kent merkezi adeta bombalandı. 3 gün boyunca çatışmalar yaşandı. Bilanço 38 kişi ölü, 120 kişi de yaralıydı. 1992 Newrozu'nda Şırnak gibi savaş alanına dönen diğer bir yer de Cizre İlçe merkezi oldu. Tüm girişimlere rağmen polis ve asker, halkın yürümesine izin vermezken yürümek isteyen kitleye ateşli silahlar ile müdahale etti. Açılan ateş sonucu resmi rakamlara göre biri gazeteci toplam 57, gayri resmi rakamlara göre ise 94 kişi yaşamını yitirdi."

Cizre ve Şırnak'ta yaşananların uluslararası kamuoyu tarafından duyulması üzerine Almanya'nın, "Sivil Kürt halkına ateş açıldığı" gerekçesiyle Türkiye'ye silah sevkiyatını durdurduğunu hatırlatan Sarıyıldız, "Halkın Emek Partisi'ne mensup dönemin 14 Kürt parlamenteri, Birleşmiş Milletlere konuyla ilgili Türkiye'yi şikayet edince, BM olayların incelenmesi için bir komisyon oluşturdu. Bu komisyonun 15 Nisan 1992'de yayımladığı rapora göre güvenlik güçleri sivil halkın bulunduğu alanları 20 saat boyunca taradığı yönünde tespit yapıldı" diye hatırlattı.

'Halkların birbirine olan güvenini sağlayacak'

Bu tür olaylarda devlet görevlileri aleyhine yürütülen soruşturmaların aşırı uzun olmasına bağlı olarak zaman aşımı ile davaların düşmesi ve soruşturma dosyalarına ulaşmanın mümkün olmaması, insan hakları ihlallerinden sorumlu güvenlik güçleri mensuplarına fiili bir cezasızlık sağladığına dikkat çeken Sarıyıldız, "Şırnak ve Cizre'de 140'a yakın yurttaşın ölmesine neden olaylar ile ilgili herhangi bir soruşturma açılmazken, yaşanan ölüm ve yaralamalar ile ilgili hazırlanması gereken tutanaklar ya hazırlanmamış ya da eksik de olsa hazırlanan tutanaklar dosyalara bırakılmamıştır. Geçmişte yaşanan karanlık ve kanlı olayların aydınlatılması ve sorumlulardan hesap sorulması geleceğin demokratik inşasına katkı sunacaktır. Geçmişle yüzleşmek 'halkların birbirini suçlaması ve ayrılığı derinleştirmek' değildir. Kürt halkının toplumsal hafızasında derin yaralar açan bu tür olayların aydınlatılması halkların birbirine olan güveninin tesisini sağlayacağı gibi toplumsal dayanışmayı da güçlendirecektir" diye kaydetti.

'İki katliam için Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulsun'

Sarıyıldız, 140'a yakın kişinin ölmesine, yüzlerce kişinin de yaralanmasına ve büyük bir göç dalgasına zemin sunan Şırnak ve Cizre Newroz olaylarının aydınlatılması için açılacak olan Meclis Araştırması'nın mağdurlar ve öldürülenlerin yakınları için bir hesap sorma olanağı sunacağına işaret etti. Yıllardır Kürt siyasal hareketinin mensupları ve demokratik kesimler tarafından önerilen Hakikatleri Araştırma Komisyonu'nu da toplumsal güvenin sağlanmasında önemli bir adımı olacağına dikkat çeken Sarıyıldız, "Kürt halkının tarihsel hafızasında asla silinmeyecek olan her iki katliamın aydınlatılması için de Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmalıdır. Her iki katliamla ilgili soruşturmaların yeniden başlayabilmesi, faillerin tespiti, kapsamlı bir soruşturmanın yürütülmesi, soruşturma ve yargılama safhalarında mağdurların ve yakınlarının aktif bir biçimde yer alabilmesi için konu hakkında Meclis Araştırması'nın açılması önem arz etmektedir" diye belirtti.

15 Mart 2013 Cuma


Tedaviye 'ince' duvar engeli Meclis'e taşındı!


 ANKARA - BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tutsak koğuşu bulunduğu halde, hastane duvarlarının “ince” olduğu ve güvenlik sorunu yarattığı gerekçesi ile tutsakların tedavi edilmediğini belirterek, konuyu Meclis gündemine taşıdı.

BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, ağır hasta tutsakların tahliye edilmemesi ile Diyarbakır D ve E Tipi cezaevlerinde tutsakların yaşadıkları sağlık sorunlarını Meclis gündemine taşıdı. BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken aracılığı ile Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e yazılı soru önergesi veren Sarıyıldız, cezaevlerindeki yaşam koşullarının ve keyfi idari uygulamaların, sağlık sorunları başta olmak üzere insan yaşamı açısından ciddi sıkıntılara neden olduğunu belirtti. Hasta tutuklu ve hükümlülerin gerektiği gibi tedavi edilmediğini, çoğu zaman doktora veya hastaneye bile götürülmediğine işaret eden Sarıyıldız, “Tutsaklar, hastane sevklerinde yetkili organların duyarsızlığı ile karşı karşıya bulunmaktadır. Cezaevlerinde insanları adeta ölüme terk eden politikalar nedeni ile 2010 yılında 161, 2011 yılında 41, 2012 yılında 66 mahpus hastalık ve çeşitli sebepler nedeniyle yaşamlarını yitirmişlerdir. Farklı sağlık sorunları nedeni ile tedavileri bir an evvel yapılması gereken, ancak yetkili kurumların ilgisizliğinden ötürü sağlık merkezlerine sevk edilmeyen veya doktorların önerdiği tedavi koşullarının sağlanmadığı çok sayıda tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) hasta tutuklularla ilgili raporuna göre ağır hasta tutuklu sayısı 350'tür” diye kaydetti.

‘Yaşlı hastalar Türkçe bilmediklerinden tedavileri yapılamıyor’

3. Yargı Paketi’ndeki Ceza İnfaz Yasası’nda hasta tutsaklara ilişkin düzenlemelere atıfta bulunan Sarıyıldız, “Daha önce hasta tutukluların serbest bırakılması için Adli Tıp Kurumu’nun ‘Tek başına yaşamını devam ettiremez’ raporu yeterliydi. Ancak, yeni uygulama ile hasta tutuklunun ‘Toplum için zararlı olup olmadığı’na ise savcılık karar verecektir. Cumhuriyet Savcısının kanaatini olumsuz kullanması durumunda, tutuklu serbest bırakılmayacaktır” diye belirtti. Batıdaki cezaevlerine sevk edilen yaşlı hasta tutsakların ise kendilerini Türkçe ifade edemedikleri için tedavilerinin yapılmadığını vurgulayan Sarıyıldız, yaşlı hastaların mağduriyetlerinin kısmen de olsa giderilmesi için kısa vadede bölge cezaevlerine geri getirilmesi gerektiğine değindi.

‘Tutsaklar ölümcül hastalıklar ile karşı karşıya bırakılıyor’

Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza infaz Kurumu ile Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde bulunan tutsakların da ciddi sağlık sorunları ile yüz yüze bırakıldığını dile getiren Sarıyıldız, verdiği soru önergesinde şunlara dikkat çekti: “Her iki cezaevinde yaklaşık 900’e yakın siyasi tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Çok sayıda tutuklu ve hükümlü uzun süredir cezaevinde ve önemli sağlık sorunları ile uğraşmaktadırlar. Hastanede acil olarak yatırılması gereken ve tam teşekküllü hastanelerde tedavi edilmesi gereken tutuklu ve hükümlüler bulunmaktadır. Ancak her iki cezaevinde de hastanelerde tutuklu bölümü olmadığı iddia edilerek bir çok kişinin tedavisi gerçekleştirilmemektedir. Tutuklu ve hükümlüler adeta ölümcül hastalıklar ile karşı karşıya bırakılmaktadır. Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nun hemen 2 kilometre ötesinde bulunan Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tutuklu ve hükümlü koğuşu bulunduğu halde, hastane duvarları 'ince' olduğu gerekçesi ile tutuklular bırakılmıyor. Birçok hastalığın tedavisi sadece Diyarbakır’daki hastanelerde yapıldığı için bölgedeki diğer cezaevlerinden getirilen tutuklular da tedavisi yapılmayarak geri gönderilmektedir.”

Sarıyıldız, Bakan Ergin’e yanıtlaması talebi ile şu soruları sordu: “Tek başına yaşamını idame ettiremeyeceği sağlık raporu ile tespit edilen hasta tutuklu ve hükümlüler, neden tahliye edilmemektedir? Hasta tutukluları ölüme terk eden söz konusu uygulamalardan haberiniz var mıdır? Cezaevlerinde 70 yaşın üzerinde kaç tutuklu mevcuttur? Bunların ne tür hastalıkları vardır? 3. Yargı Paketi ile Ceza İnfaz Yasası’nda hasta tutuklulara ilişkin yapılan düzenlemenin ardından kaç tutuklu ve hükümlü tahliye edilmiştir? Tahliye edilen tutuklu ve hükümlülerden kaçı siyasi mahpustur? Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tutuklu ve hükümlü koğuşu bulunduğu halde neden yatışları yapılmamaktadır? Türkiye’deki cezaevlerinde bulunan hasta tutuklu ve hükümlü sayısı kaçtır? Son 5 yılda yaşamını yitiren kaç hasta tutuklu ya da hükümlü bulunmaktadır? Savcılığın olumsuz kanaati sonucu tahliye edilmeyen kaç tutulu ve hükümlü vardır? Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin hastaneye sevkini kolaylaştırmak konusunda herhangi bir çalışmanız bulunmakta mıdır?”