9 Nisan 2013 Salı
2 Nisan 2013 Salı
Sarıyıldız,
Roboskili ailelerin tehdit edilmesini Meclis’e taşıdı
Diyarbakır D
Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan BDP Şırnak Milletvekili Faysal
Sarıyıldız,Meclis İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu'nun kabul ettiği Uludere Alt Komisyonu raporunu protesto
eden ailelerin askerler tarafından tehdit edildiği yönündeki iddiayı Meclis
gündemine taşıdı. Sarıyıldız, BDP Grup Bakanvekili İdris Baluken aracılığıyla verdiği soru
önergesini İçişleri Bakanı Muammer Güler’den ,
Anayasa’nın 98. ve İç Tüzüğün 99. Maddeleri gereceğince yazılı
yanıtlamasını talep etti. Sarıyıldız, Roboski katliamı ile Türkiye'de toplumsal açıdan büyük bir kırılma noktasının
oluşmasına neden olduğunu aktardı. Başta Kürt halkı olmak üzere insanlık
camiasının hafızası ve duygu dünyasında asla unutulmayacak olan Roboski
Katliamı’nda, çocuklarının katledilmesinde sorumluluğu olanların ortaya
çıkarılmaması ve cezalandırılmaması Roboskili ailelerin adalete olan
güvenlerini sarstığını ifade eden Sarıyıldız, “TBMM İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu'nun Roboski Katliamı ile ilgili Alt Komisyon tarafından hazırlanan
raporu kabul etmesi başta Roboskili aileler olmak üzere duyarlı bütün
kamuoyunun tepkisine sebep olmuştur” diye belirtti.
Roboski'de, katliamın
65’inci haftasında, Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun kabul ettiği
Uludere Alt Komisyonu raporunu, mezarlıkta protesto eden ailelere asker ve
korucuların müdahalede bulunduğuna dikkat çeken Sarıyıldız, şu ifadede bulundu:
“Ardından ise köyün gençleri akşam saatlerinde tekrar bir araya gelerek köy
meydanından Gülyazı Tugayı'na kadar yürüyüş gerçekleştirerek kararı protesto
etti. Asker ve kimi korucuların yürüyüşe müdahale etmesiyle arbede yaşandıktan
sonra gençler eylemini sonlandırmıştı.Basına yanıysan haberlere göre yaşanan
olaydan bir gün sonra yürüyüşe katılan 4 gencin ailesinin Gülyazı Tugay
Komutanlığı'na çağrılarak, çocukların askerlere taş attığı ile eyleme
katıldıkları yönünde bir belge imzalatılmak istenildiği iddia
edilmektedir. Tugay Komutanlığındaki bir
askeri yetkinin ailelere "Birşey olmayacak siz imzalayın. Bir daha
çocuğunuzu bu tür şeylere göndermeyin" yönünde tehdit ettiği ileri sürülen
görüşmede, koruculara ise "Siz neden müdahale etmediniz. Bundan sonra bu
tür şeylere müdahale edeceksiniz" denildiği belirtilmektedir.”
'Ailelerin adalet mücadelesinin önümü kesilmek
isteniyor?'
Sarıyıldız, Bakan Güler’e
yanıtlaması talebi ile şu soruları sordu: Roboski Katliamı’nda yaşamını yitiren
ailelerden bazılarınınGülyazı Tugay Komutanlığı’na çağrılarak tehdit
edildikleri iddiası doğru mudur? Doğru ise aileleri tehdit eden askeri
yetkililer hakkında Bakanlığınız tarafından herhangi bir inceleme ya da soruşturma
başlatılmış mıdır?
Tugay Komutanlığına çağrılan ailelere, çocukların askerlere taş attığı ile eyleme
katıldıkları yönünde bir belge imzalatılmak istendiği doğru mudur? İddia edilen
bu tür tehditler ile ailelerin hak ve adalet mücadelesinin önümü kesilmek
isteniyor? Katliamda yaşamını
yitirenleri kendi evlatlarını ve kardeşlerini anmaları en doğal hak değil
midir? Aynı şekilde Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun kabul ettiği
Uludere Alt Komisyonu raporunu demokratik bir çerçevede protesto eden ailelere
güvenlik güçlerinin müdahale etmesi hangi yasal gerekçeye dayanmaktadır? Aradan
geçen 1 yıl 3 aylık süre zarfına rağmen Bakanlığınız tarafından katliamın
faillerinin açığa çıkarılması konusunda herhangi bir gelişme kaydedilmiş midir?
1 Nisan 2013 Pazartesi
Sarıyıldız, Güçlükonak kayıplarını Bakan Güler'e sordu
Tutuklu BDP'li Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Güçlükonak'ta 1994 yılında gözaltına alındıktan sonra bir daha kendilerinden haber alınamayan Benişto Öner ve Hacı Ahmet isimli yurttaşların akıbetini İçişleri Bakanı Muammer Güler'e sordu.
Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Güçlükonak'ta 1994 yılında gözaltına alındıktan sonra bir daha kendilerinden haber alınamayan Benişto Öner ve Hacı Ahmet isimli yurttaşların akıbetini İçişleri Bakanı Muammer Güler'e sordu. BDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken aracılığı ile yazılı soru önergesi veren Sarıyıldız, Kürt sorununun geçtiğimiz son yüzyılın ve günümüzün en büyük sorunlarından biri olmaya devam ettiğini ifade etti. Sarıyıldız, Kürt sorununu demokratik ve barışçıl yollar ile çözmek yerine savaşı ve güvenlikçi konsepti tercih eden iktidarların politikaları sonucunda, 1990'lı yıllarda Kürt nüfusunun yoğun yaşadığı bölge illeri başta olmak üzere Türkiye genelinde binlerce kişinin ya faili meçhul cinayete kurban gittiğini ya da bir daha kendilerinden haber alınamadığını kaydetti.
'Şırnak'ta insan yaşamı hiçe sayıldı'
Savaşın en yoğun yaşandığı Şırnak'ta bu süreç içerisinde büyük bir toplumsal yıkım yaşanırken, insan hakları ihlali ve insanlık dışı uygulamaları ile kentin adının "Şırnak Cumhuriyeti" olarak anıldığını vurgulayan Sarıyıldız, önergesinde şunları kaydetti: "İnsan yaşamının hiçe sayıldığı Şırnak'ta, yaşanan acı olaylardan biri de 1994 yılında gerçekleşti. Şırnak'ın Güçlükonak ilçesine bağlı Koçtepe (Xeste) köyünde 1994 yılında Benişto Öner, Ömer Aksu ve Ahmet isimli bir kişi PKK'ye 'yardım' ettikleri gerekçesi ile askerler tarafından gözaltına alındı. Güçlükonak ilçesinde korucubaşı olan Bahattin Aktuğ'un girişimleri sonucu gözaltına alınanlardan Ömer Aksu serbest bırakıldı. Görgü tanıklarının da ifadesine göre Güçlükonak Karakol Komutanlığı'na götürüldüğü tespit edilen 3 kişiden Benişto Öner ve Ahmet isimli kişiden 19 yıldır haber alınamamaktadır. Benişto Öner'in eşi Hayriye Öner, olaydan yarım saat sonra eşinin akıbetini öğrenmek için gittiği karakolda askeri yetkililerin 'sen git biz göndereceğiz' yanıtı ile karşılaşmıştır. Sonraki günlerde kendisinden hiçbir haber alınamayan Benişto Öner'in ailesi defalarca karakola gitmesine rağmen herhangi bir sonuç elde edememiştir. Benişto Öner'in evden götürülmesinden bir kaç gün sonra kızı Seyran Öner de 'yardım yataklık' suçlamasıyla gözaltına alınarak babasının götürüldüğü Güçlükonak Karakolu'na götürüldü. Seyran Öner karakolda babasının eşyalarını ve kimliğini gördüğünü aktarmaktadır. Seyran Öner, ayrıca babasının kaybedildiği karakolda işkenceye maruz kaldığını aile üyeleri ile paylaşmıştır. 31 Mart 2013 tarihinde Dicle Haber Ajansı'na konuşan Benişto Öner'in kızı Aycan Öner'in İzmir'de temizlik için gittiği evlerden birinde babasının kaybedildiği Güçlükonak Karakol Komutanı Yavuz isimli kişi ile karşılaştığını ifade etmiştir. Öner'in kendisinin Şırnaklı olduğunu tanıtmasının ardından Yavuz isimli kişi, konuşma arasında Benişto Öner'in kaybedildiği olayı şu sözler ile anlattığı belirtilmektedir: 'O dönem orada komutandım. Karakola 3 kişiyi getirdiler isimleri sarı Ömer, Benişto Öner ve Ahmet hoca idi. Sarı Ömer'i Bahattin kurtardı. Diğer 2 kişiyi öldürüp bir yere attılar.'"
'Katliamın itirafıdır'
Karakol Komutanı olan Yavuz isimli kişinin bu ifadelerinin Benişto Öner ve Ahmet isimli kişinin karakolda katledildiğinin açık bir itirafı olduğuna işaret eden Sarıyıldız, katillerin halk arasında dolaştığını belirterek, Bakan Güler'e yanıtlaması talebi ile şu soruları sordu: "Bakanlığınız tarafından Benişto Öner ve Ahmet isimli kişinin katledildiğini doğrulayan Karakol Komutanı Yavuz isimli kişi ve dönemin mülki amirlerinin ifadesi alınmış mıdır? Bu kişi hakkında herhangi bir inceleme ya da soruşturma başlatılmış mıdır? Olay hakkında Öner ailesinin bilgisine başvurulmuş mudur? Karakolda katledildiği belirtilen 2 köylü için daha önceden yürütülen bir soruşturma ya da yargılama mevcut mudur? Şırnak'ta 1990 ile 2013 yılları arasında kaybedilen ve faili meçhul cinayetlere kurban giden yurttaşların sayısı kaçtır? Bu yıllar arasında yaşanan bu insanlık dışı vakalara karşı kaç güvenlik görevlisi hakkında soruşturma ya da inceleme başlatılmıştır? Bölgede işlenen binlerce faili meçhul cinayeti ile ilgili yürütülen soruşturma ve davalar zaman aşımı tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Kürtler için bir yıkım süreci olan 90'lı yıllarda işlenen cinayetler ile ilgili kapsamlı bir inceleme ve araştırma yapmayı düşünmekte misiniz?"
Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Güçlükonak'ta 1994 yılında gözaltına alındıktan sonra bir daha kendilerinden haber alınamayan Benişto Öner ve Hacı Ahmet isimli yurttaşların akıbetini İçişleri Bakanı Muammer Güler'e sordu. BDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken aracılığı ile yazılı soru önergesi veren Sarıyıldız, Kürt sorununun geçtiğimiz son yüzyılın ve günümüzün en büyük sorunlarından biri olmaya devam ettiğini ifade etti. Sarıyıldız, Kürt sorununu demokratik ve barışçıl yollar ile çözmek yerine savaşı ve güvenlikçi konsepti tercih eden iktidarların politikaları sonucunda, 1990'lı yıllarda Kürt nüfusunun yoğun yaşadığı bölge illeri başta olmak üzere Türkiye genelinde binlerce kişinin ya faili meçhul cinayete kurban gittiğini ya da bir daha kendilerinden haber alınamadığını kaydetti.
'Şırnak'ta insan yaşamı hiçe sayıldı'
Savaşın en yoğun yaşandığı Şırnak'ta bu süreç içerisinde büyük bir toplumsal yıkım yaşanırken, insan hakları ihlali ve insanlık dışı uygulamaları ile kentin adının "Şırnak Cumhuriyeti" olarak anıldığını vurgulayan Sarıyıldız, önergesinde şunları kaydetti: "İnsan yaşamının hiçe sayıldığı Şırnak'ta, yaşanan acı olaylardan biri de 1994 yılında gerçekleşti. Şırnak'ın Güçlükonak ilçesine bağlı Koçtepe (Xeste) köyünde 1994 yılında Benişto Öner, Ömer Aksu ve Ahmet isimli bir kişi PKK'ye 'yardım' ettikleri gerekçesi ile askerler tarafından gözaltına alındı. Güçlükonak ilçesinde korucubaşı olan Bahattin Aktuğ'un girişimleri sonucu gözaltına alınanlardan Ömer Aksu serbest bırakıldı. Görgü tanıklarının da ifadesine göre Güçlükonak Karakol Komutanlığı'na götürüldüğü tespit edilen 3 kişiden Benişto Öner ve Ahmet isimli kişiden 19 yıldır haber alınamamaktadır. Benişto Öner'in eşi Hayriye Öner, olaydan yarım saat sonra eşinin akıbetini öğrenmek için gittiği karakolda askeri yetkililerin 'sen git biz göndereceğiz' yanıtı ile karşılaşmıştır. Sonraki günlerde kendisinden hiçbir haber alınamayan Benişto Öner'in ailesi defalarca karakola gitmesine rağmen herhangi bir sonuç elde edememiştir. Benişto Öner'in evden götürülmesinden bir kaç gün sonra kızı Seyran Öner de 'yardım yataklık' suçlamasıyla gözaltına alınarak babasının götürüldüğü Güçlükonak Karakolu'na götürüldü. Seyran Öner karakolda babasının eşyalarını ve kimliğini gördüğünü aktarmaktadır. Seyran Öner, ayrıca babasının kaybedildiği karakolda işkenceye maruz kaldığını aile üyeleri ile paylaşmıştır. 31 Mart 2013 tarihinde Dicle Haber Ajansı'na konuşan Benişto Öner'in kızı Aycan Öner'in İzmir'de temizlik için gittiği evlerden birinde babasının kaybedildiği Güçlükonak Karakol Komutanı Yavuz isimli kişi ile karşılaştığını ifade etmiştir. Öner'in kendisinin Şırnaklı olduğunu tanıtmasının ardından Yavuz isimli kişi, konuşma arasında Benişto Öner'in kaybedildiği olayı şu sözler ile anlattığı belirtilmektedir: 'O dönem orada komutandım. Karakola 3 kişiyi getirdiler isimleri sarı Ömer, Benişto Öner ve Ahmet hoca idi. Sarı Ömer'i Bahattin kurtardı. Diğer 2 kişiyi öldürüp bir yere attılar.'"
'Katliamın itirafıdır'
Karakol Komutanı olan Yavuz isimli kişinin bu ifadelerinin Benişto Öner ve Ahmet isimli kişinin karakolda katledildiğinin açık bir itirafı olduğuna işaret eden Sarıyıldız, katillerin halk arasında dolaştığını belirterek, Bakan Güler'e yanıtlaması talebi ile şu soruları sordu: "Bakanlığınız tarafından Benişto Öner ve Ahmet isimli kişinin katledildiğini doğrulayan Karakol Komutanı Yavuz isimli kişi ve dönemin mülki amirlerinin ifadesi alınmış mıdır? Bu kişi hakkında herhangi bir inceleme ya da soruşturma başlatılmış mıdır? Olay hakkında Öner ailesinin bilgisine başvurulmuş mudur? Karakolda katledildiği belirtilen 2 köylü için daha önceden yürütülen bir soruşturma ya da yargılama mevcut mudur? Şırnak'ta 1990 ile 2013 yılları arasında kaybedilen ve faili meçhul cinayetlere kurban giden yurttaşların sayısı kaçtır? Bu yıllar arasında yaşanan bu insanlık dışı vakalara karşı kaç güvenlik görevlisi hakkında soruşturma ya da inceleme başlatılmıştır? Bölgede işlenen binlerce faili meçhul cinayeti ile ilgili yürütülen soruşturma ve davalar zaman aşımı tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Kürtler için bir yıkım süreci olan 90'lı yıllarda işlenen cinayetler ile ilgili kapsamlı bir inceleme ve araştırma yapmayı düşünmekte misiniz?"
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)